Bir gün bir cadının biri, yüreğimin taa içine "aşk" ı koydu. Ne mutlu ki, bu iyiliği sadece bana yapmadı. Bir de işin içinde canımın taa içisi var.
Sonra da kalktı, cadı bizi gökyüzünde koydu, yetmedi orada unuttu.
"Sevgilimle beni."
Biz de hiç sesimizi çıkarmadık, bu bir oyundu sanki. Oyun bozanlık ne haddimize.
Dünyamız artık iki kişilik. Ya da dünya diye bir şey yok. Benim dünyam o, onun dünyası ben.
Dünya gerçekten yaşanası bir yermiş, benim haberim yokmuş.
Meğer hayat buymuş.
Düşle gerçek birbirine girdi oyunda. Ya biri bizi uyandırırsa korkusundan korkmadık hiç. Aşk'a dokunmak kimin haddine. Bu öyle bir cennet ki, yaşanmalı tüm şevkiyle, tebessümüyle, hevesiyle.
Yalnız, bize yetmiyor sadece bizim ermemiz saadete. Gece olup da, yıldızlar bitiverince, dizimizin dibinde, tek tek tutuyoruz yıldızları ve diliyoruz içtenlikle:
Yüreklerden aşk eksik olmasın, tatmayan kalmasın bu sevinci diye...
En sevgiyle!