[b]
Mutlu yüz: Hep yıkık yüzlüydü, gülmezdi yüzü mutluluğu ilk defa yaşamış sevincin ne olduğunu daha yeni yeni öğrenmişti.. abileri ona Siirtten hediler getirmişti, sıcak tutan kıyafetler getirmişti. insan nasıl mutlu olmaz..
Gitmemeliydim: belki de bu kaçışım anlamsızdı ama başka birşey gelmiyordu elimden... ne yapacağımı bilmiyordum çünkü.. belki kaçmasaydım mutlu olacaktım bende arkadaşlarım gibi. ama kaçtım ben. kaçmamalıydım.
anne bırak beni: Ama anne neden ben hep hayatı ve hayatın o güzel yönlerini ve neden ben güneşi hep dört köşeli pas tutmuş demirle örülü penceren bakıyorum.! anne bırak beni ne olur bende dışarı çıkmak istiyorum. koşmak, eğlenmek istiyorum diğer arkadaşlarım gibi.
Yallah şoför yallah: O Attır.
şehir merkezinde çarşı ortasında binseydiler tuhaf olurdu. dikketleri çekeceklerdi üzerlerine.
ama onlar uzak bir köyde dağın maviyle, eteklerin yeşille buluştuğu bir yerde at'a binmenin sevinci ve mutluluğunu yaşıyorlardı. taki uufak bir kaza geçirene kadar. ette ve tehloya teşekkürler.
Gülümsemek: Sarı çizmeli memet kardeş yelken köyünün delikanlısı eneji dolu genci. beni görür görmez koşuverdi yanıma. hayrola memet ne oldu dedim yok bişi dedi abi.
Hayallerle yaşamak: samimiyetiyle güzelliğiyle üzüm gözlü bakışlarıyla bakıyordu bizlere balkondan... Bir müddet sonra baktığımda o çoktan hayellere dalmıştı...
Köy ekmeği: Tandır diye bilinen özel çamurdan yapılışı olan ve odun ateşiyle yakılan tandırlarda buğday ekmeği yapılmaktadır doğu ve doğu bölgesi köylerinde. leziz mi leziz bir tadı olan bu tandır ekmeğinin normal ekmekten 4 kat fazla hamur kullanılır. 1 ekmeği sabah kahvaltısında bir aileye yetecek kadar bereketlidir.
Bırakın beni: Ne zaman oldu böyle güzel manzaraları izlemeyeli, ne kadar da zaman çabuk geçiyor ömrümden ömür gidiyor. ama bu manzarayı da izledikten sonra ölsem de gam yemem. bırakın beni bırakın...
(Zircona Bu güzel pozundan dolayı teşekkürlerimi iletirim.)
farklı Açı: hayata farklı açılardan farklı gözlerle bakıyorduk. Ama herşey eskisi gibi güzeldi. Tığkı Karede görülen Dostluk gibi. Kuşlar da yalnız uçmak istemiyordu, Çocuklar bir başına top oynamak istiyordu. Dostun dosta ihtayacı var her an. Dostlukların bitmemesi dileğiyle basbelası ve pişuneye saygılar.
Uzun Yol: Uzun ve virajlı yolların yolcusuydum. gözler yavaş yavaş kapanıyordu nerdeyse. radyoda çalan müzik yüreğimi yakmış kavurmuştu.. Benimle olan dostlarım çoktan yorgunlaktan kapatmıştı gözlerini. bir ben vardım pencereden dışarıyı izleyen.
Gün Batımı: Güneş sıcaklığını ve ışığını karanlık teslim etmek üzere kayboluyordu yavaş yavaş. ama hala yol bitmemişti.
<<<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>