bilmezler bazen yaşayarak ölür insan...anlatmak istediklerini suskunluğuyla demler ve olgunlaşır susarak...konuşması gerektiği anda aslında yaşamaktan da vazgeçtiği andır...konuşur ve biter...acı...acı...
siz boğaz semalarında aşkları meze yapıp sarhoşluklara,
yalan tahtında sevdaları tütsülerken,
istavrit yavrusu düşlerini yosunlara teslim ederek,
susmuş bir yürek asılır soluğundan!
tıkanır riyakar bir kalabalıkla trafik...
yaşıyor olmanın kimyası karışmıştır,
bir insan anlatacak çok şeyi varken susmuştur!
soluğunu tutmuştur,
susarak konuşmuştur,
bilmezler düşlerini parselleyenler!
bilmezler ve izlerler...
oysa yaşam trenine biletsiz binmemiştir susan
izin de istemez ve giderken de hesap vermez
susar...
gider...
nefesini izleyenlere teslim eder...
kalabalık aynı kalabalık...