Tarih ve kültür hazinesi olan ilimizde Destan,Koşma, Divan, Semai, Garip, Derbeder, Hurşit, Sağma gibi havalar düğün, sinsin havaları,halay havaları davar sürme havaları ve kırık havalar mevcuttur.
TÜRKÜLERİMİZİN BAZILARI ŞUNLARDIR
YANDIM TOHAT YANDIM SENİN ELİNDEN
Tohadın her yanı al yeşil dağlar
Lale sümbül dolu bahçeler bağlar
Yol verin geçeyim dumanlı dağlar
Yandım tohat yandım senin elinden
Bana bir gül vermedin gonca gülünden
Bülbül gonmuş sulusohah daşına
Eşin arar gezer gendü başına
Sürmelermi çekmiş gara gaşına
Yandım tohat yandım senin elinden
Bana bir gül vermedin gonca gülünden
Şehirler içinde seni övmeli
Güzellerin çohtur gözü sürmeli
İpek manto giyer göğsü düğmeli
Yandım tohat yandım senin elinden
Bana bir gül vermedin gonca gülünden
YAR SEN ALMUSLU MUSUN
Başındaki yazmayıda
Sarıya mı boyadın
Neden sararıp soldun da
Sevdaya mı uğradın
İşliğimin yakasıda
Sıra sıra nakış yar
Kurban olam boyunada
O ne biçim bakış yar
Tokattan mı geliyonda
Yar sen Almuslu musun?
Ben sana varacağımda
Söyle namuslu musun?
Yola yolladım senide
Yollar yollasın seni
Hızır elinden tutsunda
Bana yollasın seni
HEY ONBEŞLİ ON BEŞLİ
Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
On beşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı.
Giderim elinizden
Kurtulam dilinizden
Yeşil baş ördek olsam
Su içmem gölünüzden.
Gidiyom gidemiyom
Sevdim terkedemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Gönlünü edemiyom.
Tokat yolu kaldırım
Düştüm beni kaldırın
Hediyemin uğruna
Vurun beni öldürün.
Gidiyom bende bende
Bir arzum kaldı sende
Yaprak gibi sarardım
Seni gördüğüm yerde
Aslan yarim kız senin adın hediye
Ben dolandım sende dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye
Azmı geldi gönderdiğim hediye.
(BAĞLANTI)
MÜDÜRÜN UZUN KÜRKÜ
Reşadiye ilçemizin Büşürüm köyünden çok güzel zurna çalan çakır usta ramazan davulunu çalmak üzere elli beş yıl evvel Reşadiye Bereketli kasabasına gider. O zaman nahiye olan Bereketli de biraz kilolu, kalın mercekli gözlük kullandığı için halk arasında kör müdür diye anılan Amasya lı bir nahiye müdürü vardır. Çakır usta sahur davulunu coşku içinde çalarak ramazanı yarılamıştır. İşte bu sırada nahiyede çakır ustanın bir kadınla ilişki kurduğu söylentisi yayılır ve bundan dolayı müdür çakır ustayı nahiyeden uzaklaştırır. Hem emeğine karşılık umut bağladığı fitreler ve diğer armağanlar hem de yeni kurduğu ilişkisinden ayrı kalması sonucunda tepkisini türküye dökmüştür.
Müdür beyin uzun kürkü
Yeni çıktı bu türkü
Ne kızıyon kör müdür
Söylenecek bu türkü de yanıyom ben
Çakır zurnayı vurdu
Duyanlar ayağı durdu
Şişman karınlı müdür
Fitre sanamı kaldı da yanıyom ben
Yanmada güzelim yanıyom ben
Mendil de salla geliyom ben
Bir yosmanın uğruna da (BAĞLANTI)
Veremde oldum ölüyom ben.
Aşma kırandan aşma
Ben seni tanıyorum
Her kırandan aşanı
Hep seni sanıyorum da yanıyom ben
Amasya evrileceksin
Evrilip çevrileceksin
Şişman karınlı müdür
Kökünden devrileceksin de yanıyom ben
Şu çakırın zurnası
Zuhurlukta ötüyor
Bereketli de kör müdür
Yeni kanun tutuyor da yanıyom ben
DELİ ŞÜKRÜ
Konaklar yaptırdım uzun çarşıya
Camlı pencereleri karşı karşıya
Haber anlatamadım Reşit Paşa ya
Gelme emmim gelme dönmem geriye
Beni sürgün ettiler Angıldere ye.
(BAĞLANTI)
Kıratımda kişir kişir kişniyor
Beş bacım var evde nakış işliyor
Hamdi kardeşim bilmem n işliyor
Kıratımı çekin binek taşına
Elim yetişmiyor eğer kaşına
Selam söylen Hamdi kardaşıma
Deli Şükrü derler namım varıdı
Mağripten maşrıba şanım varıdı
Zaimoğlunda da ahım varidi.
BURÇAK TARLASI
Sabahınan kalktım ezan sesi var,
Ezan da sesi değil yar yar burçak yası var,
Varın bakın şu adamın kaç tarlası var,
Amanın kızlar ne zorumuş burçak yolması
Burçak tarlasında yar yar gelin olması
Eğdirme fesini yar yar kalkar da giderim
Evini başına yar yar yıkar da giderim
(BAĞLANTI)
Sabahınan kalktım südü pişirdim
Südün de kaymağını yar yar yere taşırdım
Kolumu salladım değdi dikene
İntizar eyledim yar yar burçak ekene
İlahi kaynana ömrün tükene
(BAĞLANTI)
Kolumu salladım değdi pıtırak
Öğlen olmadıki yar yar ecük oturak
Akşam olmadıki kaçak da kurtulak
BUGÜN BEN BİR GÜZEL GÖRDÜM
Bugün ben bir güzel gördüm bakar cennet sarayından
Salındı bahçeye girdi çiçekler selama durdu
Bahçenin kapısın açtım sanırsın cennete düştüm
Bahçenin kapısı daldır dalında öten bülbüldür
Kamaştı gözümün nuru onun hüsnü cemalinden
Mor menekşe boyun eğdi gül kızardı hicabından
Sevdim coştum helallaştım buse aldım yanağından
Emrah da bir edna kuldur bağışla geç günahından
SABAHIN SEHERİNDE
Sabahın seherinde ötüyor kuşlar
Balınan yoğrulmuş o sırma saçlar
Gudretten çekilmiş garadır gaşlar
İşte bu gönlümün cananı geldi
Seher vakti keklik çıkar yazıya
Sallandıkça püskül değer dabana
Gorharım sevdiğim vara yabana
İşte bu gönlümün cananı geldi
Yarim gine şekerlendin ballandın
Alınan yeşil geydin sallandın
Gırılsın golların gine dillendin
İşte bu gönlümün cananı geldi.
Kaynak: Tokat 2006 İl Yıllığı